Ereksiyon Sorunu ve Hipertansiyon

Ereksiyon problemi, cinsel sağlık açısından önemli bir konudur. Bu problem, erkeklerin cinsel aktivite sırasında penislerinin sertleşememesi veya sertleşmenin yeterli süre boyunca devam edememesi durumudur. Bu durum, erkeklerin yaşam kalitesini düşürebilir ve psikolojik sorunlara yol açabilir. Hipertansiyon ise, kan basıncının normalin üzerinde olması durumudur. Bu da cinsel sağlık açısından önemli bir sorundur çünkü hipertansiyon, cinsel aktivite sırasında kan akışını etkileyebilir ve ereksiyon problemlerine neden olabilir.

Ereksiyon problemleri, farklı faktörlerden kaynaklanabilir. Bunlar arasında yaşlanma, stres, depresyon, obezite, diyabet, sigara içme, alkol tüketimi, fiziksel aktivite eksikliği, ilaç kullanımı ve bazı sağlık sorunları yer alır. Hipertansiyon da, birçok faktörden kaynaklanabilir. Bunlar arasında ailesel yatkınlık, obezite, sigara içme, aşırı tuz tüketimi, fiziksel aktivite eksikliği, stres, uyku apnesi ve bazı ilaçlar yer alır.

Ereksiyon problemleri ve hipertansiyon arasındaki ilişki, kan basıncının yüksek olmasının ereksiyon problemlerine neden olabileceği gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Hipertansiyon, arterlerde hasara neden olabilir ve bu da kan akışını azaltabilir. Penisin sertleşmesi, kanın penisin süngersi dokularına akmasıyla gerçekleşir. Ancak arterlerdeki hasar, kan akışını azaltarak penisin sertleşmesini engelleyebilir. Ayrıca, hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da ereksiyon problemlerine neden olabilir.

Ereksiyon problemleri ve hipertansiyonun tedavisi, çoğu durumda birbirleriyle bağlantılıdır. Öncelikle, hipertansiyon kontrol altına alınmalıdır. Hipertansiyon tedavisi, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaçlar veya her ikisini içerir. Hipertansiyon ilaçları, kan basıncını düşürmek için tasarlanmıştır ancak bazıları ereksiyon problemlerine neden olabilir. Bu nedenle, ereksiyon problemleri yaşayan erkekler, hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri hakkında doktorlarıyla konuşmalıdırlar. Gerekirse, farklı bir ilaç tedavisi önerilebilir.

Yaşam tarzı değişiklikleri de önemli bir tedavi yöntemidir. Hipertansiyonlu bireyler, sağlıklı bir diyet yemeli, düzenli fiziksel aktivite yapmalı ve sigara içmemelidir. Bu değişiklikler, hipertansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir ve cinsel sağlık üzerinde olumlu etkilere sahip olabilir. Ayrıca, düzenli fiziksel aktivite, obezitenin azaltılmasına ve diyabet riskinin düşürülmesine yardımcı olabilir.

Ereksiyon problemleri için de farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. İlaç tedavisi, penisin süngersi dokularına daha fazla kan akmasını sağlayarak ereksiyonu kolaylaştırmak için tasarlanmıştır. Ancak, ilaçlar sadece semptomları tedavi eder ve altta yatan nedeni çözmez. Bu nedenle, ereksiyon problemleri yaşayan bireyler, doktorlarıyla konuşarak altta yatan nedeni belirlemeli ve buna uygun tedavi planı oluşturmalıdırlar.

Ayrıca, psikolojik faktörlerin de ereksiyon problemlerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Stres, kaygı, depresyon ve diğer psikolojik faktörler, ereksiyon problemlerine yol açabilir. Bu nedenle, psikolojik destek ve terapi, ereksiyon problemleriyle başa çıkmak için de önemlidir.

Ereksiyon problemleri ve hipertansiyon, cinsel sağlık açısından önemli sorunlar olabilir. Ancak, erken teşhis ve tedavi ile bu sorunlar kontrol altına alınabilir. Hipertansiyonun kontrol altına alınması, ereksiyon problemlerinin azalmasına yardımcı olabilir ve ereksiyon problemlerinin tedavisi de hipertansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, ereksiyon problemleri veya hipertansiyon belirtileri yaşayan bireyler, en kısa sürede bir doktora danışmalıdır. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, her iki sorunun önlenmesinde de önemlidir.

Şok dalga tedavisi, son yıllarda ereksiyon bozuklukları tedavisinde sıklıkla kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Bu tedavi yöntemi, düşük yoğunluklu ses dalgalarının penis dokusuna uygulanması yoluyla ereksiyon sorunlarının tedavisinde etkili olabilmektedir.

Hipertansiyon, kan basıncının normalin üzerinde olması durumudur. Bu durum, cinsel sağlık açısından önemli bir sorundur çünkü hipertansiyon, cinsel aktivite sırasında kan akışını etkileyebilir ve ereksiyon problemlerine neden olabilir. Şok dalga tedavisi, hipertansiyona bağlı ereksiyon bozukluklarının tedavisinde de kullanılabilmektedir.

Şok dalga tedavisi, kan damarlarını genişleterek kan akışını artırarak ereksiyon sorunlarını tedavi etmeye yardımcı olabilir. Hipertansiyon, arterlerde hasara neden olabilir ve bu da kan akışını azaltabilir. Penisin sertleşmesi, kanın penisin süngersi dokularına akmasıyla gerçekleşir. Ancak arterlerdeki hasar, kan akışını azaltarak penisin sertleşmesini engelleyebilir. Şok dalga tedavisi, bu hasarlı arterlerdeki hasarın giderilmesine yardımcı olabilir ve kan akışını artırarak ereksiyon sorunlarının tedavisine yardımcı olabilir.

Hipertansiyona bağlı ereksiyon bozukluklarının tedavisi, öncelikle hipertansiyonun kontrol altına alınmasını gerektirir. Hipertansiyon tedavisi, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaçlar veya her ikisini içerir. Hipertansiyon ilaçları, kan basıncını düşürmek için tasarlanmıştır ancak bazıları ereksiyon problemlerine neden olabilir. Bu nedenle, hipertansiyon tedavisi alan erkekler, şok dalga tedavisi seçeneğini de değerlendirebilirler.

Ancak, şok dalga tedavisi de bazı riskleri ve yan etkileri içerebilir. Bu nedenle, herhangi bir tedavi yöntemi öncesinde, kişinin sağlık durumu ve özellikle kalp hastalıkları veya kanama bozuklukları gibi diğer tıbbi durumlar hakkında doktorlarıyla konuşmaları önemlidir. Ayrıca, şok dalga tedavisinin doğru şekilde uygulanması ve etkili olması için doğru dozaj, sıklık ve süre gibi faktörlere dikkat edilmesi gerekmektedir.

 

İv Glutatyon Tedavisinin Faydaları

16 Eki 2020

Pırıl pırıl bir cilde sahip olmamıza destek olan iv glutatyon tedavileri  vücudumuzda biriken toksinlerden ve ağır metallerden kurtulmamıza yardımcı olurken aynı zamanda bağışıklık sistemimizi de güçlendirerek hastalıklarla savaşta direncimizi artırmaktadır.  Belirli aralıklarla uygulanan iv  glutatyon tedavileri ciltteki yaşlılık belirtilerini geriletirken, bağışıklık sistemi ve hücre yenilenmesi üzerine yaptığı olumlu etkilerle kronik yorgunluk, yaygın kas ağrısı, halsizlik gibi şikayetleri  de ortadan kaldırmakta ve daha dinç ve sağlıklı hissetmemize yardımcı olmaktadır.

Devamı

Ameliyatsız Penis Büyütme

24 Şub 2020

Cinselliğiniz,  kimliğinizin büyük bir parçasını oluşturur. Kendinizi seksüel olarak iyi hissetmemeniz, özgüveninizi zedeleyerek depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sıkıntılara yol açabilir. Supra pubik bölge olarak tanımlanan ve penisin tam üzerinde kalan alanda  fazla miktarda yağ depolanması  penisinizin gömülmesine ve normalde olduğundan daha kısa veya saklı görünmesine neden olur. Size estetik kaygılar yaşatan ve cinselliğinizi olumsuz yönde etkileyen bu durum ile yaşamak zorunda değilsiniz.  Supra pubik yağ eritme uygulaması ile penisi saklayan yağlardan ağrısız ve acısız olarak kurtulabilirsiniz.

Devamı

Ereksiyon bozukluğu nedir?

28 Kas 2019

Birçok erkek; partnerlerin her ikisinin de memnuniyetsizliği ile sonuçlanan sertleşmeme veya sertliği sürdürememe olarak bilinen iktidarsızlık ile mücadele etmektedir. İktidarsızlık diğer adı ile ereksiyon bozukluğundan şikayetçi iseniz yalnız değilsiniz. Amerika’da yapılan son çalışmalarda sadece Amerika’da iktidarsızlık sorunu olan 20 milyon erkek hasta saptanmıştır. Hastanın utanç duymasından da öte kişinin özgüvenine de zarar vermektedir. Eğer belirli bir süredir ereksiyon problemi çekiyorsanız, size en uygun tedavi seçeneklerini gözden geçirmenizde fayda var.

Devamı

Peyronie hastalığı nedir?

27 Kas 2019

Peyronie hastalığı peniste oluşan skar dokusuna bağlı plak oluşumu ile karakterize bir penis hastalığıdır. Peniste eğriliklere sebep olarak, düz ve sert bir ereksiyonu engellemektedir.

Peyronie hastalığına sahip bir kısım erkeğin cinsel hayatı devam edebilmektedir. Fakat bir çoğu için ağrılı bir sertleşme sorununa dönüşür.

Semptomlara bağlı olarak bir çok tedavi şekli tanımlanmıştır.

Devamı

Peyronie Hastalığı ve Tedavisi

8 Tem 2019

Peyronie hastalığı penis gövdesinde, özellikle dorsal kısmında (penis sırtı) zamanla oluşan, bağ dokusundan meydana gelen plaklar ile karakterizedir. Ereksiyon halindeki penisin genellikle yukarıya, daha az sıklıkla yanlara veya aşağıya doğru eğrilmesi ile kendini gösterir.

Bazı hastalarda penis gövdesini çepeçevre saran bir plak meydana gelir. Penis sertleştiğinde plak penisin gövdesinin boğulmuş gibi bir görünüm (kum saati görünümü) almasına sebep olur. Bu eğrilik öncelikle peniste ağrı, penis boyu kısalığından cinsel birleşmeyi engellemeye kadar ciddi sonuçlar doğurabilir.

Ağrılı ereksiyonlar ve hastaların yaklaşık %50’sinde görülebilen cinsel ilişkide zorluk (sertleşme sorunu), bu sorunu yaşayan erkekleri doktora gitmeye zorlayan önemli nedenlerden biridir. Peniste eğrilik, sertleşme sorunu ve sertleşmede ağrı Peyronie hastasının yaşam kalitesini bozar.

İlaç ve Enjeksiyon tedavisi

Peyronie hastalığında birçok farklı ilaç tedavisi kullanılmakla birlikte konservatif tedavinin rolü halen daha tam olarak tanımlanamamıştır. Peyronie hastalığında hiçbir ilaç Avrupa İlaç Derneği (European Medical Association) tarafından onay almamıştır.

Penis gövdesinde oluşan ve eğriliğe sebep olan plağın içine ilaç enjeksiyonu şeklinde uygulanan tedavi yöntemi ise plağın tamamen ortadan kalkmasını sağlamamakla birlikte ağrı ve eğriliğin bir miktar düzelmesine etkili olabilmektedir.

Peyronie hastalığında oral alınan ilaçların ve intralezyoner enjeksiyon tedavisinin başarılı olmadığı ciddi durumlarda cerrahi tedavinin amacı eğriliğin düzeltilmesi ve tatminkar bir cinsel ilişkiyi sağlamaktır. Cerrahi, en az 3 aydır tedavi edilemeyen hastalığı olanlarda (bazı önerilere göre 6-12 ay) uygulanmaktadır.

Peyronie Hastalığında ESWT/EDSWT tedavisi

ESWT/EDSWT tedavisi herhangi bir yan etkisi olmayan, ağrı yaratmayan,komşu organlara zararı olmayan, anesteziye ve hastanede yatışa gerek duyulmayan, diğer hastalıklarla (kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon vb) ve sürekli kullanılan ilaçlarla etkileşimi olmayan, işlem sonrası hastanın rahatlıkla günlük hayatına devam edebildiği yeni nesil bir tedavi yöntemidir.
ESWT/EDSWT tedavisinde, hasta tarafından hissedilmeyen düşük enerjili akustik şok dalgaları uygulanmaktadır. Seanslar 15 ile 20 dakika sürmekte ve seans başına 3000 atım yapılmaktadır.

ESWT/EDSWT ile uygulanan düşük enerjili şok dalgaları akut fazdaki Peyronie plaklarında doku iyileşmesi mekanizması üzerine etkileriyle plağın küçülmesine yol açarken, kronik fazdaki hastalarda kalsifiye olmuş Peyronie plaklarının rejenerasyonuna yardımcı olur. Sertleşme sırasındaki ağrı ve penis eğriliği üzerine yarattığı bu dikkat çekici etkileri Peyronie hastalarının ağrı ve peniste eğrilik tedavisi dışında da kaliteli bir sertleşme ile cinsel hayatlarına katkı sağlar.

Kronik Prostatit ve BPH İlişkisi

4 Tem 2019

Prostatit (akut veya kronik) , prostat kanseri ve BPH’dan sonra erkeklerde en sık rastlanılan 3. ürogenital hastalıktır. 50 yaş altı erkeklerin % 8’inde görülmektedir.

Kronik prostatit nasıl olur?

Farklı şekillerde oluşabilse de, en sık görülen enflamasyon hali, asini   komşuluğundaki stroma içine lenfositik infiltrasyondur.

Kronik prostatite neden olan etkenler

  • BPH, üretra darlığı gibi disfonksiyonel işemeye neden olan idrar akımının basıncını yükselten mesane boynunun ve üretranın yapısal bozuklukları
  • Prostatik kanallara olan idrar kaçışı (reflüsü) en önemli etkendir.
  • İmmun değişiklikler
  • Sistit sebepleri
  • Pelvik taban aşıları
  • Psikolojik nedenler

Prostatit sınıflaması

1.kategori Akut Bkteriyel prostatit

2.kategori Kronik bakteriyel prostatit

  1. Kronik pelvik ağrı sendromu

A)İnflamatuar KPAS

  1. B) Non-inflamatuar KPAS
  2. Asemptomatik inflamatuar prostatit

Prostatitlerde Tedavi

  1. ve 2. Kategorilerdeki hastalıklar çoğunlukla hastaneye yatırarak veya ayaktan (evde) antibiyotik ve antienflamatuar ilaçlar ile tedavi edilmektedir.

4.kategorideki asemptomatik inflamatuar prostatit özellikli bir belirti vermeyen; BPH, prostat kanseri ve kısırlık ile birliktelik gösterebilen; özellikli bir tedavisi olmayan bir prostatittir.

Kronik prostatitte (Kronik Pelvik Ağrı Sendromunda) neler görülür?

3.kategori de yer alan kronik pelvik ağrı sendromunda en sıklıkla ve hatta bazen tek başına rastlanılan en önemli semptom genital bölgede hissedilen ağrıdır. Hastaların çoğunda ağrının yanında sık idrara çıkma, aniden idrara sıkışma hissi, kesik kesik idrar yapma gibi belirtiler bulunur. Cinsellik sonrası boşalma esnasında veya sonrasında da ağrı görülebilir.

Kronik prostatitte (Kronik Pelvik Ağrı Sendromunda) tedavi

Bu hastalık, hastanın hayat performansını çok etkilediği ve tedavilere olan yanıtsızlığı sebebiyle günümüze kadar hem hastaları hem de üroloji uzmanlarını çok zorlamaktaydı. Bu gruptaki hastalar uzun yıllar boyu çok fazla sayıda antibiyotik ve antienflamatuar türevi ilacı kullanmışlardır. Alternatif olarak prostatın tamamen alınmasına kadar giden çok zor vakalar da olmuştur.

Kronik Pelvik Ağrı Sendromu ve BPH arasındaki benzerlikler

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, kronik prostatitte(KPAS) görülen kesik kesik işeme, sık idrara çıkma, idrarda yanma, ejekülasyon esnasında rahatsızlık hissi gibi halk arasında bilinen adı ile prostat hastalığı (BPH) ile ortak belirtilere sahiptir. Hastalar çoğunlukla kronik prostatit tanısı alana kadar uzun yıllar BPH açısından takip edilmektedirler.

Kronik Pelvik Ağrı Sendromu ile BPH arasındaki farklar

Hasta BPH ile ilgili semptomları kendisinde görmeye başladıktan sonra genellikle bir üroloji uzmanına gider ve tetkiklerini yaptırmasına rağmen genel olarak bir anormalliğe rastlanmadığı söylenerek evine gönderilir. Bu senaryo yıllar içinde sayısız şekilde tekrarlanır. Hasta yaşadıklarından muzdarip bir şekilde devam eder. Birçok alternatif yönteme yönelir ve bunlar genellikle BPH için alternatif oluşturan tedavilerdir.

Kronik Pelvik Ağrı Sendromu ve günümüz teknolojisi

Bu hastalar için artık ESWT tedavisi yeni nesil bir protokol sunmaktadır. Kronik prostatit olan hastaların semptomlarının düzeltilmesinde  ve eski hayatlarını geri kazanmalarında yüksek başarı göstermektedir. Kronik prostatitte görülen enflamasyonun baskılanmasında yeni damar oluşumunun ve doku rejenerasyonunun nedenli önemli olduğu hastaların geri bildirimlerinden anlaşılmaktadır.

Kronik prostatit (KPAS) ve ESWT

ESWT seanslarının başlaması ile birlikte hastaların semptomlarında hızlı bir azalma ve psikolojilerinde ciddi bir düzelme çok erken sfhalarda görülmeye başlanmaktadır. Doku iyileşmesi tamamlandıkça ilerleyen dönemlerde hastalar hayatlarının kontrolünü tekrar ellerine almaktadırlar. İleri derecede semptomları olan hastalara uygulanan prosedürler ile karşılaştırıldığında (prostat operasyonları, prostat içine uygulanan enjeksiyonlar gibi) hayat doğal akışına çok uygun ve başarı oranı çok yüksek bir tedavi protokolü sunmaktadır. 15-20 dakika süren, ağrısız seanslar sonrası hasta günlük işlerine hemen dönmekte ve komplikasyonsuz tedavinin avantajlarını yaşamaktadırlar.

İdrar şikayetleri olan hastalar ne yapmalıdır?

Tabiî ki öncelikle bir üroloji uzmanının kontrolünde genel tetkiklerini yaptırmalıdırlar. Çıkan bulgular eşliğinde spesifik bir rahatsızlık (taş, BPH, kanser gibi) yok ise şikayetlerinin derecesine uygun olarak kronik prostatit (KPAS) hakkında bilgilendirilmeleri gerekmektedir.

Erkekte Cinsel İşlev Bozukluğu

4 Tem 2019

Cinsel işlev bozuklukları erkeklerde hangi aşamalarda bozulabilir?

  • Cinsel istek
  • Uyarılma-sertleşme (ereksiyon)
  • Boşalma (ejakulasyon)
  • Orgazm

Cinsel işlev bozukluğu ne zaman ve hangi şartlar altında düşünülmelidir?

  • Partnere karşı bir cinsel ilgi ve istek azlığı ya da hiç olmaması
  • İlgi ve istek olmasına rağmen cinsel ilişki sırasında uyarılma ve ereksiyon (cinsel organda sertleşme) meydana gelmiyor ise
  • Cinsel birleşme sırasında sertleşme yeterince uzun sürdürülemiyorsa
  • Umulan ve istenilenden daha kısa sürede boşalma (ejakulasyon) gerçekleşiyorsa

 Erkeklerde cinsel işlev bozukluklarının görülme sıklığı nedir?

  • Erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozuklukluğu ereksiyon (sertleşme) ile ilgilidir. Bütün dünyada yapılan çalışmalarda 40-70 yaş arası erkeklerin yaklaşık %55’inde hafif,orta ve ağır derecede ereksiyon bozuklukları bulunmaktadır.
  • Erişkin erkeklerin %15’inde, 50 yaş üzeri erkeklerin %30’unda cinsel istek kaybı görülmektedir.
  • Erkeklerin %30’unda erken boşalma görülmektedir. %10 erkekte aralıklı olarak boşalamama veya geç boşalma olmaktadır…
  • Geç boşalma-orgazm olamama sorunu diğerlerine oranla daha az sıklıktadır. Genellikle orta yaşlarda görülmekte ve 10 erkekten biri bu sorunla karşılaşmaktadır.

 Erkeklerde cinsel işlevlerle ilgili bozuklukların sebebi nedir?

Cinsel işlev bozukluklarının da genellikle sebep; psikolojik, ilişkiye bağlı ya da hastalık duruma bağlı faktörlerdir. Performans anksiyetesi, psikolojik faktörlerin en önemli sonucu veya duruma göre sebebidir. Hastaların az bir kısmında genellikle fiziksel nedenler saptanır. Bu nedenlerin en sık görüleni ise ilaç yan etkisidir. Diğer sık rastlanan fiziksel nedenler ise; diabet (şeker) hastalığı, damar hastalıkları, sigara, alkol ya da ilaç kötüye kullanımı, endokrin (hormon) hastalıkları ve nörolojik hastalıklardır.

Cinsel işlev bozukluğu ile ilgili ilk kime başvurulmalıdır?

Öncelikle ilk değerlendirme için cinsel işlev bozuklukları konusunda deneyimli bir üroloji uzmanına ya da psikiyatriste başvurulmalıdır. İlk değerlendirme, sorunun psikolojik, ilişkisel, duruma bağlı ya da fiziksel kaynaklı olup olmadığını ayırma açısından oldukça önemlidir.

Duolith SD1 Ultra

4 Tem 2019

NEDEN DUOLİTH SD1 ULTRA?

DUOLİTH SD1 ULTRA cihazı uygulamış olduğu tedavi ile Sertleşme Sorunu, Peyronie Hastalığı ve Kronik Prostatit için özel tasarlanmış başlıklarla tıp literatürüne girmiş bir cihazdır.

Bu başlıklar ile EDSWT tedavisinde , hasta tarafından hissedilmeyen düşük enerjili akustik şok dalgaları uygulanmaktadır.

Şok dalgaları, damar yapısından köken alan hücreleri uyararak yeni damar yapılarının oluşmasını (neovaskülarizasyon) sağlar. Yeterince kan akımı sağlayamayan damarları yeniler (rejenerasyon).

Yenilenen ve artan damar sayısı ile penisteki kanlanmayı artırarak sertleşme sorunun ana nedenine  yeni nesil bir tedavi getirmektedir.

DUOLİTH SD1 ULTRA TEDAVİSİNDE BİLİNMESİ GEREKENLER

Seanslar 15 ile 20 dakika sürmekte ve seans başına 3000 atım yapılmaktadır.  Hafif ve orta şiddetli hastalarda 6 seans, ağır derece hastalarda 12 seans uygulanmaktadır.

Uygulama esnasında herhangi bir ağrı ve rahatsızlığa neden olmamaktadır. Kısa süren seans sonrası hastaların günlük işlerini aksatmadan devam ettirebilmesi hastalar açısından ayrı bir avantaj sağlamaktadır.

Teknolojik olarak ileri seviyede konfor sağlayan Duolith SD1 Ultra, hiçbir organa yan etkisi olmaması sebebiyle kalp ve damar hastalıkları gibi kronik rahatsızlıklarda bile güvenle kullanılmaktadır.

Hastalığa özel olarak değişen başlıkları ile uygulanan bölgede en yüksek hassasiyette etkinlik oranına sahiptir. Bu yeni nesil şok dalga tedavisi uygulandığı bölgede, en yüzeyel dokulardan en derin dokulara kadar aynı etkinliği göstermektedir.

YENİ NESİL TEKNOLOJİNİN ETKİNLİĞİ

Güncel tıbbi literatür gözden geçirildiğinde;  40 yaş üstü erkeklerin %30-65’inin çeşitli derecelerde sertleşme sorunu yaşadığı tespit edildiği gözlenmiştir. Tıbbi teknolojinin ilerlemesi ile yan etkilerinden endişe edilen ilaç tedavileri, cerrahi operasyonlara alternatif çözümler üretilmeye başlanmıştır.

Bu ilerlemeler ışığında Duolith SD1 Ultra yeni nesil tedavi teknolojisi olarak, insan doğasına en uygun ve konforlu anatomik tedavinin  sağlanması için geliştirilmiştir.

Tedavi sonrası gelişen ve rejenere olan yeni damarlar sayesinde sağlanan sertleşmedeki iyilik hali; herhangi bir kimyasal kökenli ilaç, etkisi ve içeriği tam olarak belli olmayan bitkisel karışımlar, beraberinde birçok riski taşıyan cerrahi işlemler yerine ESWT/EDSWT tedavisini ön plana çıkarmaktadır.

Prostat Hastalıkları (BPH)

4 Tem 2019

Gece boyunca sık idrara çıkıyorsanız, idrar akışındaki güç ve hız eskiye göre azalmış ve yavaşlamışsa, prostatınızda iyi huylu büyüme yaşamış olabilirsiniz. Bu sıkıntılar günlük yaşamınızı zorlaştırmadan bir uzmana görünmeniz gerekebilir.

Erkekler özellikle 60’lı yaşlarına geldiklerinde prostatın büyümesinden kaynaklanan sıkıntılar yaşayabiliyor.  Op. Dr. Ali Aydın bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Erkeklerin gelişimlerinde prostat iki önemli dönemde gelişim ve büyüme gösterir. Bunlardan birisi erken ergenlik çağında prostat bezi iki kat büyür. Bunun yanında yaklaşık 25 yaş civarlarında prostat ikinci kez tekrar bir büyüme dönemine girer. Bu ikinci dönemdeki büyüme yıllar sonra benign prostat hiperplazisi (iyi huylu prostat büyümesi, kısaca BPH) olarak sonuçlanır.”

Prostatın bu şekilde büyümeye devam etmesinin aslında çoğu erkekte sıkıntılara neden olmadığını belirten Op. Dr. Ali Aydın, BHP’nin 40 yaşından genç erkeklerde çok nadiren rastlandığını ancak 60’lı yaşlardaki erkeklerin yarısından fazlasında, 70’li yaşlardaki erkeklerin de %90’ında BPH belirtilerinin görüldüğünü, kişilerin günlük yaşamını ve yaşam kalitesini etkilediğini belirtiyor.Özellikle yaşam süresinin artmasıyla beraber BHP ve buna bağlı şikayetlerin görülme sıklığının da artması gözlemleniyor. A.B.D.’de 2000 yılında yılda 4.5 üroloji doktor muayenesini BPH’in oluşturduğu biliniyor.

BHP Belirtileri Neler?

Op. Dr. Ali Aydın, BPH belirtileri ile ilgili şunları söylüyor: “Kişinin sosyal yaşantısını etkileyen sorunlar arasında, gece boyunca idrara çıkmak için uykudan kalkmak ve gündüz sık sık idrar yapma gereksinimini sayabiliriz. Özellikle bu iki sorun kişinin sosyal yaşantısında uykusuz kalma, yorgunluk, gitmek istediği yerde tuvalet arayışı gibi sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca, idrar akışındaki güç ve hız eskiye göre azalmış ve yavaşlamış olabilir. İdrar yapmaya başlamada bekleme, zorlanma olabildiği gibi, idrarın belli başlı kısmı aktıktan sonra da hâlâ damla damla idrar gelebilir. Bunun yanında kişi idrar yaptıktan sonra idrar kesesinin tamamen boşalmamış olduğu hissine kapılabilir.”

Prostat büyümesinin genellikle iyi huylu bir tümör olarak büyüme şeklinde olduğunu belirten Aydın, bu nedenle idrar yapma ile ilgili sorunlarla karşılaşınca mutlaka bir doktora başvurulması gerektiğinin altını çiziyor.

Nasıl Teşhis Ediliyor?

Prostatın iyi huylu değerlendirmesinde uygulanan teşhis yöntemleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Parmakla prostat muayenesi
  • Serumda PSA (total ve serbest PSA), kreatinin düzeyleri
  • Ultrasonografi
  • Prostat biopsisi (gerektiğinde)
  • İdrar akım hızı ölçümü -üroflowmetri-
  • Sistoskopi (gerektiğinde)

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

BPH tedavisinde ilk basamağın mutlaka medikal tedavi olması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Ali Aydın, medikal tedaviden beklenen sonuç alınamıyorsa ya da tedaviye rağmen iyileşmiş olan belirtiler zamanla tekrar meydana geliyorsa farklı tedavi alternatiflerinin gündeme gelmesi gerektiğini söylüyor.

Aydın, girişimsel tedavi alternatiflerinden ise en iyi olabilecekleri etkinlik sırasına göre şu şekilde sıralıyor:

“Transuretral rezeksiyon (TUR), bipolar enerji ile, plazmakinetik enerji ile ya da monopolar enerji ile uygulanır

Lazer vaporizasyon, KTP, Diod, Thulium lazer ile uygulanır

Lazer enükleasyon, Holmium lazer ile uygulanır

Açık ve laparoskopik prostatektomi (100-120 gr)”

Genç Yaştaki Erkekler de Dikkat Etmeli!

Prostatta görülen iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri dışında, prostat bezinde bir de kronik prostat iltihabı olarak bilinen hastalığa da rastlanır. Özellikle genç erkeklerde görülen bu rahatsızlığın belirtileri, sık sık idrar yapma, testislerde ya da penis kökünden makata doğru yayılan dolgunluk hissi ya da künt ağrı ve meni boşalırken sızlama, yanma hissi olarak sıralanabilir. Mikroplara bağlı oluşan bu kronik enfeksiyonu uzun süreli antibiyotik tedavisi ile kontrol etmek mümkündür. Ancak mikroplara bağlı olmayan iltihaplanmanın tedavisi daha uzun sürebilmektedir.

1 2

Search

+